Asliye Ceza Davaları ceza kanunumuz dışında özel kanunlar başkaca suçlara bakmakla görevli kılmadığı sürece sulh ceza hakimliği ve ağır ceza mahkemesinin görevleri dışında kalan dava ve işlere bakmaktadır. Suçun cezasının üst sınırı 10 yıldan fazla veya özel bir düzenleme ile başka bir mahkeme görevli değilse, görevli mahkeme asliye ceza mahkemesidir.
Asliye Ceza Avukatı nın bakmakla görevli olduğu suçlardan bazıları şunlardır;
Hakaret suçu, Türk Ceza Kanunu’na göre kişinin onur, şeref veya saygınlığına saldırıda bulunmak anlamına gelir ve suçun mağduru da bireyin kendisidir. Kişiye karşı yapılan sözlü veya yazılı bir fiil ile bu saldırı gerçekleştirilir.
Hakaret suçu, genellikle karşı tarafın onurunu zedeleyecek şekilde ifade edilen sözler ya da yazılı ifadeler nedeniyle işlenir. Söz konusu ifadelerin doğrudan veya dolaylı olarak kişinin onur, şeref veya saygınlığına saldırı niteliği taşıması gerekir. Suçun oluşabilmesi için ise fiilin kasıtlı olarak gerçekleştirilmesi şarttır.
Hakaret suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 125. maddesinde düzenlenmektedir. Bu suçun cezası, mağdurun şikayeti üzerine verilen hapis cezası veya para cezasıdır.
Tehdit suçu, bir kişinin, başka bir kişiyi, kendisi veya yakınları için bir zarar veya korku ile tehdit etmesi veya cebir kullanarak onu bir şey yapmaya veya yapmamaya zorlaması eylemidir.
Türk Ceza Kanunu’na göre, tehdit suçu, genel olarak kişilik haklarına yönelik suçlar kapsamında değerlendirilmektedir. Suçun oluşabilmesi için, failin kasıtlı olarak bir tehdit eylemi gerçekleştirmesi gerekmektedir.
Tehdit suçu, sözlü veya yazılı şekilde yapılabileceği gibi, davranışlarla da gerçekleştirilebilir. Örneğin, bir kişinin silah veya diğer bir araçla bir başka kişiyi tehdit etmesi de tehdit suçu olarak değerlendirilebilir.
Türk Ceza Kanunu’na göre, tehdit suçunun cezası, tehdit edilen kişinin niteliği, tehdidin yöntemi ve tehdidin gerçekleşip gerçekleşmediği gibi faktörlere bağlı olarak değişebilir. Suçun cezası, hapis cezası veya para cezası şeklinde olabilir.
Hırsızlık suçu, bir kişinin başkasının malını, hukuka aykırı olarak, çalması veya zorla alması eylemidir. Türk Ceza Kanunu’na göre hırsızlık suçu, genel olarak malvarlığına yönelik suçlar kapsamında değerlendirilmektedir.
Hırsızlık suçunun oluşabilmesi için, failin kasıtlı olarak bir malı zorla alma veya çalma eylemi gerçekleştirmesi gerekmektedir. Ayrıca suçun oluşabilmesi için çalınan malın da başkasına ait olması gerekmektedir.
Türk Ceza Kanunu’na göre, hırsızlık suçunun cezası, çalınan malın niteliği, değeri ve çalınma yöntemi gibi faktörlere bağlı olarak değişebilir. Suçun cezası genellikle hapis cezası veya para cezası şeklindedir.
Ayrıca, hırsızlık suçu ile birlikte bazı diğer suçların işlenmesi halinde, örneğin hırsızlık suçu sırasında bir kişinin yaralanması veya öldürülmesi gibi durumlarda, daha ağır cezalar öngörülebilir.
Kasten yaralama suçu, bir kişinin, başka bir kişiye kasıtlı olarak zarar vermesi sonucu oluşan bir suçtur. Bu suç, kişilik haklarına yönelik suçlar kapsamında yer alır.
Türk Ceza Kanunu’na göre, kasten yaralama suçu, bir kişinin bir başkasına kasıtlı olarak vücut veya ruh sağlığı bakımından zarar vermesi veya onu hastalığa yakalanmaya sevk etmesi eylemi olarak tanımlanır.
Kasten yaralama suçu, yaralanmanın derecesine ve zarar verme yöntemine göre farklı cezalarla cezalandırılabilir. Örneğin, hafif yaralama suçu, failin hapis cezası veya para cezası ile cezalandırılmasına neden olabilirken, ağır yaralama suçu, daha uzun hapis cezası ile cezalandırılabilir.
Kasten yaralama suçu, genellikle şikayete bağlı bir suçtur. Yaralanan kişi, suçun işlendiğini kanıtlayabilirse, suçtan dolayı tazminat talebinde bulunabilir veya dava açabilir.
Mala zarar verme suçu, Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenen bir suçtur. Suçun işlenmesi, bir kişinin başkasına ait bir malı tahrip etmesi, bozması, yok etmesi, kullanılamaz hale getirmesi veya bir zarara uğratmasıdır.
Bu suç, kişilik haklarına yönelik suçlar kapsamında yer alır ve genellikle bir haksızlık, kin, intikam veya öfke nedeniyle işlenir. Suçun cezası, mala verilen zararın miktarına ve niteliğine göre değişebilir. Küçük ölçekli zararlar, para cezası veya hapis cezası ile sonuçlanabilirken, büyük ölçekli zararlar ciddi hapis cezaları ile sonuçlanabilir.
Mala zarar verme suçu, genellikle şikayete bağlı bir suçtur ve mağdur, suçun işlendiğini kanıtlayabilirse, maddi tazminat talebinde bulunabilir veya dava açabilir.
Uyuşturucu kullanılmasını kolaylaştırma suçu, Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenen bir suçtur. Bu suçu işleyen kişi, başkasına uyuşturucu kullanımı için fırsat sağlar, kolaylaştırır veya bu amaçla araç, gereç veya yer sağlarsa cezalandırılır.
Örneğin, bir kişi uyuşturucu kullanmak isteyen bir başka kişiye uyuşturucu bulmasına yardımcı olursa veya uyuşturucu kullanımı için bir yer sağlarsa, bu kişi uyuşturucu kullanılmasını kolaylaştırma suçunu işlemiş olur.
Bu suçun cezası, uyuşturucu madde türüne ve miktarına bağlı olarak değişebilir. Özellikle uyuşturucu ticareti yapan kişilerin bu suçu işlediği tespit edilirse, cezalar daha ağır olabilir. Suçun cezası, para cezası, hapis cezası veya her ikisi birden olabilir.
Uyuşturucu kullanılmasını kolaylaştırma suçu, uyuşturucu madde kullanımı ve ticaretinin önlenmesi amacıyla ciddiye alınan bir suçtur ve cezalandırılması gereken bir suçtur.
Kişinin huzur ve sükunetini bozma suçu, Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenen bir suçtur. Bu suçu işleyen kişi, başkasının huzur ve sükunetini kasıtlı olarak bozacak şekilde hareket ederse cezalandırılır.
Bu suç, özellikle rahatsızlık ve rahatsızlık yaratan hareketlerin yapılması durumunda işlenir. Örneğin, bir kişi sürekli olarak yüksek sesle müzik dinliyor veya bağırarak konuşuyorsa, başka bir kişinin huzur ve sükunetini bozmuş sayılabilir. Aynı şekilde, bir kişi sürekli olarak telefonla arayarak, mesaj göndererek veya evin kapısına gelerek başkasını rahatsız ederse, kişinin huzur ve sükuneti bozulmuş sayılabilir.
Kişinin huzur ve sükunetini bozma suçu, hafif bir suç olarak kabul edilir ve cezası genellikle para cezasıdır. Ancak, suçun işlenmesine neden olan unsurlar ve suçun ciddiyetine bağlı olarak cezalar değişebilir.
Kişinin huzur ve sükunetini bozma suçu, birçok farklı durumda işlenebilir ve bu nedenle toplumda ciddi bir sorun olarak görülmektedir. Bu nedenle, huzur ve sükunetin korunması için bu suçun ciddiye alınması ve cezalandırılması gerekmektedir.
İftira suçu, bir kişinin hakkında asılsız iddialarda bulunmak suretiyle onun itibarını zedelemek ve kamuoyunda kötü bir imaj oluşmasına sebep olmak anlamına gelir. İftira suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 267. maddesinde düzenlenmiştir.
Buna göre, bir kişinin haklı olmadığı hallerde veya gerçeğe aykırı olarak bir başkasını suçlaması halinde iftira suçu işlenmiş olur. İftira suçu, kişinin onur ve saygınlığına yönelik bir saldırıdır ve hukuki olarak cezalandırılabilir.
İftira suçu mağduru olan kişi, bu suçun işlendiğine dair delilleri toplamalı ve hukuki yollara başvurarak kendisini savunmalıdır. İftira suçu davalarında mağdurun bir avukatla çalışması faydalı olabilir. Avukat, delillerin toplanması, savunmanın hazırlanması ve mahkeme sürecinin takibi konularında yardımcı olabilir.
Yalan tanıklık suçu, bir yargı sürecinde tanıklık yapan kişinin kasıtlı olarak yanlış ifade vermesi ve bu yalan ifade nedeniyle yargılamada haksız bir sonuç ortaya çıkması anlamına gelir. Bu suç, Türk Ceza Kanunu’nun 267. maddesinde düzenlenmiştir.
Yalan tanıklık suçu, tanığın verdiği yanlış ifade ile mahkemenin kararını etkilemesi sonucunu doğurduğu için oldukça ciddi bir suçtur. Bu nedenle, yalan tanıklık suçu işleyen kişiler hakkında ciddi yasal yaptırımlar uygulanabilir.
Yalan tanıklık suçundan dolayı mağdur olan kişi, suçun işlendiğine dair delilleri toplamalı ve hukuki yollara başvurarak kendisini savunmalıdır. Yalan tanıklık suçu davalarında mağdurun bir avukatla çalışması faydalı olabilir. Avukat, delillerin toplanması, savunmanın hazırlanması ve mahkeme sürecinin takibi konularında yardımcı olabilir.
Kişisel verilerin kaydedilmesi suçu, kişisel verileri yetkisiz kişilerin eline geçmesine neden olabilecek şekilde kaydeden, saklayan, ele geçiren veya elde eden kişilerin suç işlemesi durumunda ortaya çıkar. Bu suç, Türk Ceza Kanunu’nun 135. maddesinde düzenlenmiştir.
Kişisel verilerin kaydedilmesi suçu, kişilerin özel hayatına müdahale ettiği için oldukça ciddi bir suçtur. Bu nedenle, kişisel verilerin kaydedilmesi suçu işleyen kişiler hakkında ciddi yasal yaptırımlar uygulanabilir.
Kişisel verilerin kaydedilmesi suçu davalarında mağdurun bir avukatla çalışması faydalı olabilir. Avukat, delillerin toplanması, savunmanın hazırlanması ve mahkeme sürecinin takibi konularında yardımcı olabilir. Suçun işlendiğine dair delillerin toplanması, suçun faillerinin tespit edilmesi ve yasal yaptırımların uygulanması açısından avukatın rolü oldukça önemlidir.
Asliye Ceza Mahkemeleri, Türk Ceza Kanunu’nda yer alan ceza yaptırımları altındaki suçlar ile bazı özel kanunlarda düzenlenen cezai hükümlere ilişkin suçlar hakkında yargılama yaparlar. Asliye Ceza Mahkemeleri, ceza davalarının ilk derece mahkemeleridir ve hukuki uyuşmazlıkları çözmekle görevlidir. Asliye Ceza Mahkemeleri, genellikle hafif suçlara ilişkin davalara bakarlar ve cezalar genellikle para cezası, hapis cezası veya her ikisi de olabilir.
Asliye Ceza Mahkemeleri, birçok farklı suç kategorisinde davalarla ilgilenirler. Bazı örnekler şunlardır:
Bu suçların yanı sıra, diğer birçok suç da Asliye Ceza Mahkemelerinde yargılanabilir. Asliye Ceza Mahkemeleri, suçun niteliğine göre hapis cezası, para cezası veya her ikisinin birden verilmesine karar verebilir.