Zimmet suçu, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK 247) maddesinde düzenlenmiş olup, kamu görevlilerinin görevleri gereği kendilerine emanet edilen mal veya parayı hukuka aykırı şekilde sahiplenmeleri olarak tanımlanan ciddi ve güven sarsıcı bir suçtur.
Toplumsal düzende kamu görevlilerine duyulan güvenin temelini zedeleyen bu fiil, yalnızca hukuki değil, etik açıdan da ağır sonuçlar doğurur.
Bu içerikte, zimmet suçu kavramının hukuki anlamı, TCK 247 kapsamındaki yeri, kapsamı, kamu düzeni ve idarenin güvenilirliği üzerindeki etkileri ile birlikte toplumdaki önemi hakkında genel bir çerçeve sunularak konunun detaylarına geçiş yapılacaktır.
Zimmet ne demek sorusunun cevabı, hukuki anlamda bir kişinin kendisine kamu görevi veya belirli bir yetki çerçevesinde teslim edilen para, mal veya değerleri kendi yararına veya başkasının yararına kullanmasıdır. Bu durum, kamu görevlisinin görevine duyulan güveni zedeleyen ve idarenin saygınlığını sarsan ciddi bir fiil olarak değerlendirilir.
Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) 247. maddede açıkça düzenlenen zimmet suçu, özellikle kamu görevlilerinin işledikleri en ağır ve güven sarsıcı suç tiplerinden biri olarak kabul edilir. Bu suç, yalnızca kamu güvenine değil, devletin adil ve şeffaf yönetim ilkesine de zarar verdiği için ağır yaptırımlara tabidir.
Ayrıca, zimmet suçu kamu hizmetlerinin güvenilirliği ve toplum düzeninin korunması açısından da kritik bir öneme sahiptir.
Zimmet suçu, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK 247) maddesinde tanımlandığı şekliyle, bir kamu görevlisinin görevinden kaynaklı olarak kendisine emanet edilen mal veya parayı hukuka aykırı şekilde sahiplenmesiyle oluşur. Bu durum halk arasında sıklıkla “zimmete para geçirme cezası” ile ilişkilendirilir.
Bu suçun faili yalnızca kamu görevlisi olabilir ve kamu görevlisi olmayan kişiler bu suçtan sorumlu tutulamaz. Görev gereği teslim edilen mal veya paranın, yetkili kişi tarafından kendi çıkarına veya üçüncü bir kişinin çıkarına kullanılması zimmet suçu kapsamına girer.
Burada en önemli unsur, malın görev nedeniyle teslim edilmiş olması ve failin bu teslim alma yetkisini kötüye kullanarak haksız kazanç elde etmesidir. Ayrıca, TCK 247 kapsamında suçun oluşabilmesi için malın zimmete geçirilmesi fiilinin kasıtlı olarak yapılması gerekir; ihmal veya dikkatsizlikle gerçekleşen durumlar farklı suç tipleri kapsamında değerlendirilir.
Zimmet suçu, Türk Ceza Kanunu’nda üç ana başlık altında ele alınır ve her biri farklı cezai sonuçlar doğurur:

TCK 247’ye göre zimmet suçunun cezası, 5 yıldan 12 yıla kadar hapis cezasıdır ve suçun niteliğine göre ek yaptırımlar söz konusu olabilir. Nitelikli zimmet durumunda ceza yarı oranında artırılır, hizmet nedeniyle işlenen zimmette ise bu oran daha da yükselebilir. Ayrıca suçun işlenme şekline, zararın büyüklüğüne ve failin eylemi gizlemek için gösterdiği çabaya bağlı olarak adli para cezası da uygulanabilir.
Etkin pişmanlık hükümleri kapsamında, failin yargılama sürecinden önce veya yargılama sırasında zimmete geçirilen malı iade etmesi, zararı tamamen gidermesi ve pişmanlığını samimi şekilde göstermesi hâlinde ceza indirimi sağlanabilir. Bu hükümler, hem mağdurun zararının giderilmesi hem de failin topluma kazandırılması amacı taşır.
Zimmet suçu ile benzer görünen bazı suçlar arasında net ayrımlar vardır ve bu ayrımların anlaşılması hukuki sürecin doğru yürütülmesi açısından büyük önem taşır.
Özellikle güveni kötüye kullanma ve hırsızlık suçlarıyla karıştırılabilen zimmet suçu, unsurları bakımından bu suçlardan ayrılır. Aşağıdaki tabloda bu suçların temel farkları detaylı şekilde gösterilmektedir:
| Suç Türü | Failin Kimliği | Malın Teslim Şekli | Hukuki İlişki Türü | Önemli Notlar |
|---|---|---|---|---|
| Zimmet | Kamu görevlisi | Görev nedeniyle teslim edilen | Kamu hukuku ilişkisi | Görev yetkisi kötüye kullanılır |
| Güveni Kötüye Kullanma | Herhangi bir kişi | Rızayla teslim edilen | Özel hukuk ilişkisi | Mal, güven ilişkisine dayanarak kötüye kullanılır |
| Hırsızlık | Herhangi bir kişi | Rıza olmadan alınan | Hukuka aykırı fiil | Mal, zilyedinden rızası dışında alınır |
Zimmet suçu, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK 247) maddesi kapsamında ağır cezalık suçlar arasında yer alır ve yargılama yetkisi ağır ceza mahkemelerine aittir. Yargılama süreci genellikle savcılık soruşturmasıyla başlar ve bu aşamada olayla ilgili tüm deliller titizlikle toplanır.
Delillerin toplanması, tanıkların dinlenmesi, şüphelinin ifadesinin alınması ve bilirkişi raporlarının düzenlenmesi, davanın seyrini belirleyen en önemli adımlardır. Kamu görevlisi olan sanık, dava süresince görevden uzaklaştırılabilir, disiplin soruşturmasına tabi tutulabilir ve idari tedbirler uygulanabilir.
Bazı durumlarda, malvarlığına el konulması veya geçici tutuklama gibi koruma tedbirleri de devreye girebilir. Bu süreç, hem ceza yargılaması hem de idari yaptırımlar açısından oldukça kapsamlıdır ve TCK 247’nin getirdiği özel düzenlemeler çerçevesinde yürütülür.

Zimmet suçu, hem cezai hem de idari yaptırımlar içeren, Trabzon gibi kamu güveninin yüksek önem taşıdığı şehirlerde de sıklıkla gündeme gelebilen ciddi bir suçtur. Bu nedenle, deneyimli bir zimmet suçu avukatı ile çalışmak, savunma stratejisinin doğru belirlenmesi, hakların korunması ve dava sürecinin etkin şekilde yönetilmesi açısından kritik öneme sahiptir.
Kaynar Hukuk olarak, Trabzon başta olmak üzere Türkiye genelinde zimmet suçu davalarında müvekkillerimize kapsamlı hukuki destek sunuyoruz. Avukat, müvekkilinin lehine delillerin toplanmasını, usule aykırı işlemlerin tespit edilmesini ve etkin pişmanlık gibi ceza indirimi sağlayacak yasal imkanların değerlendirilmesini sağlar.
Alanında uzman bir zimmet suçu avukatı ile çalışmak, hem hukuki hem de stratejik avantajlar sağlayarak davanın seyrini önemli ölçüde etkileyebilir.