Konkordato ve iflas, mali yapısı bozulan şirketler ile borçlarını ödeme güçlüğüne düşen tacirler açısından hayati sonuçlar doğuran iki farklı hukuki yoldur. Uygulamada bu iki kavram çoğu zaman birbirine karıştırılsa da, hem amaçları hem de sonuçları bakımından köklü şekilde ayrılır. Bu yazıda konkordato ve iflas farkı konusunu, hukuki altyapısı, süreç işleyişi, taraflara etkisi ve ticari sonuçlarıyla birlikte daha kapsamlı şekilde ele alıyoruz.
Bu kapsamlı rehber, hem girişimciler hem de hukuk ve finans alanında araştırma yapanlar ile doğru konkordato avukatı desteğini arayanlar için yol gösterici bir kaynak olarak hazırlanmıştır.
“Konkordato nedir” sorusu, mali krize giren şirketlerin en çok merak ettiği konuların başında gelir. Kısaca ifade etmek gerekirse, konkordato; borçlunun alacaklılarıyla anlaşarak borçlarını yeniden yapılandırmasını sağlayan hukuki bir kurtarma mekanizmasıdır.
Konkordato, borçlarını vadesinde ödeyemeyecek duruma gelen veya bu riski ciddi biçimde taşıyan borçlunun, alacaklılarıyla anlaşma sağlayarak borçlarını yeniden yapılandırmasına imkan tanıyan hukuki bir mekanizmadır. Buradaki temel amaç, borçlunun tamamen ekonomik hayattan silinmesi yerine, faaliyetlerine devam ederek borçlarını sürdürülebilir şekilde ödemesini sağlamaktır.
Türk hukukunda konkordato kurumu, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 285 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. 2018 yılında yapılan önemli reformlarla birlikte, daha önce uygulanan “iflasın ertelenmesi” kaldırılmış ve yerine daha sistematik bir yapı olan konkordato getirilmiştir.
Konkordato sürecinde borçlu şu imkânlara kavuşabilir:
Bu yönüyle konkordato, hem borçlu hem de alacaklı açısından daha kontrollü bir kriz yönetim mekanizmasıdır ve konkordato ve iflas farkı açısından en kritik ayrım noktalarından birini oluşturur.
İflas, borçlunun borçlarını ödeme gücünü tamamen kaybetmesi sonucu, ticaret mahkemesinin kararıyla ticari faaliyetlerinin sona erdirilmesi ve tüm malvarlığının paraya çevrilerek alacaklılara dağıtılması sürecidir.
İflas kararı verildiğinde:
Ticari hayatta iflas, yalnızca mali bir çöküş anlamına gelmez; aynı zamanda şirketin itibarının ve piyasadaki güvenilirliğinin tamamen sona ermesi anlamına da gelir.
Konkordato ve iflas farkı, en net şekilde şu başlıklarda ortaya çıkar:
Bu yönüyle konkordato, ekonomik devamlılığı hedeflerken; iflas, sürecin son durağıdır.
Konkordato sürecinde borçlu, ticari varlığını sürdürmeye devam eder. Ancak bu faaliyetler, mahkeme tarafından görevlendirilen konkordato komiserinin denetimi ve gözetimi altında yürütülür. Borçlu, malvarlığını serbestçe devredemez ve önemli işlemler için komiserin onayına tabidir.
İflasta ise borçlunun hukuki ehliyeti fiilen sona erer. İflas masası oluşur ve tüm işlemler iflas idaresi tarafından yürütülür. Borçlu, artık kendi şirketi üzerinde herhangi bir karar alma yetkisine sahip değildir.
Bu durum, borçlunun ticari hayatta tamamen pasif bir konuma düşmesi anlamına gelir.
Alacaklılar açısından da konkordato ve iflas arasında ciddi farklar bulunmaktadır.
Konkordatoda:
İflasta ise:
Bu sebeple pratikte alacaklılar, ekonomik olarak rasyonel durumda konkordato seçeneğini daha avantajlı görebilir.
Konkordato sürecinde borçlunun malvarlığı korunur ve genellikle üretim faaliyetleri devam ettiği için değer kaybının önüne geçilmeye çalışılır. Şirketin marka değeri, müşteri portföyü ve iş ilişkileri mümkün olduğunca muhafaza edilir.
İflasta ise mallar çoğu zaman acele satışa çıkarıldığı için, gerçek piyasa değerinin altında elden çıkarılabilir. Bu durum hem borçlu hem de alacaklı açısından ciddi ekonomik kayıplara yol açar.
Konkordatonun en önemli özelliklerinden biri, şirketin ticari faaliyetlerini sürdürmesine imkan tanımasıdır. Üretim, satış, hizmet ve sözleşmeler genellikle işleyişine devam eder. Böylece şirket hem gelir üretmeye hem de mali yapısını toparlamaya çalışır.
İflas halinde ise şirket çoğu zaman fiilen kapanır. Personel çıkışları gerçekleşir, sözleşmeler sona erer ve ticari ilişkiler kopar. Bu durum, şirketin çözülmesi anlamına gelir.

Konkordato başvurusu yapıldığında, mahkeme borçluya öncelikle geçici mühlet verir. Bu süreçte haciz işlemleri durur, borçlu korunur. Daha sonra şartların sağlanması halinde kesin mühlet kararı verilir.
Bu mühlet süreleri boyunca:
İflasta ise böyle bir koruyucu dönem yoktur. Mahkeme doğrudan iflas kararı verir ve tüm tasfiye süreci derhal başlatılır.
Bu başlık, konkordato ve iflas farkı konusunun özünü oluşturur ve sistemin temel mantığını ortaya koyar.
Konkordato bir yapılandırma ve iyileştirme sürecidir. Amaç, şirketin yeniden ayağa kalkmasını sağlamaktır.
İflas ise bir tasfiye ve sona eriş sürecidir. Amaç, ekonomik birimin kar ve faaliyet kabiliyetinin tamamen sona erdirilmesidir.
Bu düzenleme, modern Türk ticaret hukukunda konkordato ve iflas farkı kavramının daha net anlaşılmasına katkı sağlamıştır.
2018 yılındaki yasal düzenlemelerle “iflasın ertelenmesi” uygulaması kaldırılmıştır. Bunun yerine daha şeffaf ve denetim mekanizmaları güçlü olan konkordato sistemi getirilmiştir.
Bu değişiklikle birlikte:
Konkordato ilan edilmesi bile şirketin kredi notunu ve finans kuruluşları nezdindeki güvenilirliğini olumsuz etkiler. Bankalar, kredi limitlerini düşürebilir ya da teminat taleplerini artırabilir.
Ancak iflas durumunda bu etkiler kalıcı hale gelir. Şirketin piyasadaki itibarı büyük ölçüde yok olur ve yeniden ticari hayata dönmesi neredeyse imkânsız hale gelebilir.
Bu nedenle şirketler açısından konkordato, itibar açısından daha az yıkıcı bir seçenek olarak değerlendirilir. Bu nokta da doğrudan konkordato ve iflas farkı bağlamında değerlendirilmelidir.
Bu değerlendirme yapılırken şirketler öncelikle konkordato ve iflas farkı kriterlerini detaylı şekilde analiz etmelidir.
Geçici likidite sıkıntısı yaşayan ancak faaliyet potansiyeli halen güçlü olan şirketler için konkordato genellikle daha mantıklı bir çözümdür. Özellikle;
Buna karşılık, sürekli zarar eden ve borç yükü sürdürülemez hale gelen şirketler için iflas, kaçınılmaz bir son olabilir.

Her iki süreçte de ticaret mahkemeleri kritik bir role sahiptir.
Konkordatoda mahkeme:
İflasta ise mahkeme:
Bu nedenle her iki süreç de ciddi bir yargı denetimine tabidir.
Uygulamada bazı yanlış algılar toplumda oldukça yaygındır:
Oysa konkordato, doğru uygulandığında hem borçlu hem de alacaklı için daha dengeli bir çözümdür.
Konkordato Başvurusu Nasıl Yapılır? sorusu uygulamada büyük önem taşır. Başvuru, borçlunun yerleşim yeri ticaret mahkemesine dilekçe verilerek yapılır. Başvuruda mali tablolar, konkordato ön projesi, nakit akış tablosu ve alacaklı listesi sunulur. Mahkeme ön inceleme sonrası geçici mühlet kararı verebilir.
Konkordato başvurusunun mahkeme tarafından reddedilmesi halinde, borçlu şirket ciddi risklerle karşı karşıya kalır. Bu durumda:
Bu nedenle konkordato başvurusu yapılmadan önce, mali tabloların, nakit akışının ve şirketin gerçek durumu detaylı şekilde analiz edilmelidir. Ayrıca sürecin uzman hukukçular ve mali müşavirler eşliğinde yürütülmesi, başvurunun reddedilme riskini önemli ölçüde azaltır.
Konkordato ve iflas süreçleri, yalnızca mali değil aynı zamanda ciddi hukuki riskler de barındırır. Bu noktada alanında uzman bir hukuk bürosu ile hareket etmek, sürecin hatasız ve hak kaybı yaşanmadan yürütülmesi açısından kritik öneme sahiptir. Özellikle konkordato, iflas ve icra hukuku alanlarında deneyimli olan Trabzon konkordato avukatı kadrosuna sahip Kaynar Hukuk, bu alanda şirketlere profesyonel hukuki danışmanlık sunmaktadır.
Trabzon merkezli faaliyet gösteren Kaynar Hukuk, konkordato başvurularından iflas süreçlerine kadar geniş bir yelpazede müvekkillerine destek olmaktadır. Şirketinizin mali geleceğini güvence altına almak, süreci doğru yönetmek ve olası riskleri minimize etmek için Kaynar Hukuk’un uzman ekibiyle iletişime geçmeniz, konkordato sürecini çok daha sağlıklı şekilde yürütmenizi sağlar.